bugün
- arda güler11
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil31
- anın görüntüsü17
- sevdiğiniz sözlük yazarları17
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz14
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri26
- ruh varsa neden görünmüyor12
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi12
- türklerden adam çıkmaması13
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- türklerin çok kolay devlet kurması12
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı21
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- karadeniz bölgesinde yaşamak13
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- nişanlı kalmanın saçma olması12
- icardi190513
- akp chp yakınlaşması12
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- beni özlediniz mi8
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması11
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım20
- maca sekiz13
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı8
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi12
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- embesil yazarlar8
- en nefret edilen yazarlar8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- larisalisa15
entry'ler (267)
bilinen en geçerli ek mesai alma taktiğini uygulayan insanların davranış şeklidir.
aslında; "bana yardım edin!çok umutsuz ve çaresizim!" diye haykıran insandır.
içimizdeki alkoliğin çığlığı.
bu tür durumlarda buzdolabında ne varsa teorisi geçerlidir.
kemal sunal mirası.
bir ilişkinin bitmeye yaklaştığını farketmekle eşdeğer durumdur. genellikle iyi özellikler unutulmaya yüz tutar ama olumsuz özellikler gittikçe ayaklanır.
ADI Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep.
Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında izmir'in Menemen ilçesi'nde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.
23 Aralık 1930 sabahı, bundan tam 76 yıl önce, Menemen'de tuhaf bir şeyler oluyor. Sabahın erken saatlerinde dördü silahlı altı kişi belediye meydanında tekbir getirerek gezinmeye başlıyor. Hepsi çember sakallı. Başlarında sarık, sırtlarında cüppe var.
Ortalıkta dolanan altı kişi, "Biz şeriat ordusuyuz" deyip Müftü Camii'ne giriyorlar. Elebaşıları olan Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "mehdi" olarak tanıtıyor ve dini korumaya geldiklerini söylüyor. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini tebliğ ediyor!
Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar, camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya takıyorlar. Yoldan geçen birine meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya dikiyorlar. Yobazlar bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye başlıyorlar... Ve bağırıyorlar:
"Şapka giyen káfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez." işin acı yanı, Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutuyor!
* * *
Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruluyor. Alay komutanı, yedeksubay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderiyor. Kubilay ve askerlerin silahlarında mermi yok. Süngü takıp olay yerine gidiyorlar.
Kubilay askerlerini meydan girişinde bırakıyor ve yobazlardan teslim olmalarını istiyor. işte bu anda yobazlardan biri ateş ediyor.
Kubilay yaralanıp yere düşüyor. Ayağa kalkıp cami avlusuna doğru kaçıyor, ama orada tekrar yere düşüyor. Çevredeki kalabalık paniğe kapılıp kaçışıyor.
Derviş Mehmet ve arkadaşları, işte o anda Kubilay'ın başına çöküyorlar. Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıyor...
Ve yaralı yedeksubay Kubilay'ın başını orada kıtır kıtır kesip gövdesinden ayırıyor.
Kin ve nefret gözlerini öylesini bürümüş ki, kesik baştan akan kanı içiyorlar. Saçlarından tuttuğu kesik baş, şimdi Derviş Mehmet'in elindedir.
Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalışıyorlar, ancak bir türlü başaramıyorlar. Bunun üzerine birileri kendilerine ip getiriyor. Kesik baş, yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanıyor.
* * *
Bütün bunlar olurken yine tekbirler getirilmekte, "Ey ahali din elden gidiyor" çığlıkları Menemen'de yankılanıyordu.
Silah seslerini duyan bir mahalle bekçisi olay yerine koşarak yetişti. Bekçi Hasan ateş edip yobazlardan birini yaraladı. Hemen ardından yobazlar ateş edip Hasan'ı orada şehit ettiler. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de yobazların açtığı ateş sonucu şehit düştü.
Birkaç dakika içinde üç şehit verilmiş, bir baş kesilmiştir.
Yobazlar mutludur! Kubilay'ın kesik başı, yeşil bayrağın sopası üzerinde sallanmaktadır. işte bu aşamada asker olay yerine yetişti. Komutan "Teslim olun" diye bağırdı. Yobazların yanıtı kesindi:
"Bize kurşun işlemez."
Askeri birlik ateş etti. Yobazlardan bazıları orada yere serilirken, bazıları kaçtı. Daha sonra hepsi birden yakalandı.
Menemen olayı genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait haininin isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
Hükümet sıkıyönetim ilan etti. Menemen'de General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Harp Divanı kuruldu. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan bütün sanıklar yargılandı. 18 gün süren yargılama sonucunda karar açıklandı:
40 kişi sorumsuzluğu nedeniyle salıverildi, 27 sanık beraat etti, 41 suçlu çeşitli hapis cezaları aldı.
36 kişiye idam cezası verildi.
Ancak bazılarının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrildi.
28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Yobazlardan bazıları, yedeksubay Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı.
Bir sanık sehpaya götürülürken kaçtı. iki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi. Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:
"inandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
* * *
Atatürk, Menemen olayına çok kızdı. Söylentiye göre, Menemen'in haritadan silinmesini emretti. Daha 10 yıl önce Yunan işgali altında inleyen bir ilçede yobazların yaptığı ve halktan bazılarının bu yobaz sürüsüne arka çıkması, onu çileden çıkarmıştı.
O dönemde ortada kararlı bir devlet vardı. Savaştan yeni çıkmıştık, güçsüzdük, olanaklar yetersizdi. Ama devletin ve cumhuriyet rejiminin onuru, ilkeleri ve inancı vardı... Çünkü ülkeyi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir devlet adamı ve onun devrimci kadroları yönetiyordu.
Nitekim mahkeme derhal kuruldu, yargıladı ve gereken cezaları verdi.
Şimdi bir düşünün bakalım, aynı durum bugün olsa acaba ne yapılır?
Yarın, bu korkunç irtica olayının 76. yıldönümünde Menemen'de törenler düzenlenecek. Yılanın başı aradan geçen 76 yıla karşın ülke genelinde ezilmedi. Unutmayın, yılan pusuda bekliyor.
Emin ÇÖLAŞAN
yılanın pusuda beklediğine sonuna kadar inanıyorum. devrim şehidi kubilayı saygıyla bütün yobaz zihniyeti ise nefretle anıyorum.
Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında izmir'in Menemen ilçesi'nde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.
23 Aralık 1930 sabahı, bundan tam 76 yıl önce, Menemen'de tuhaf bir şeyler oluyor. Sabahın erken saatlerinde dördü silahlı altı kişi belediye meydanında tekbir getirerek gezinmeye başlıyor. Hepsi çember sakallı. Başlarında sarık, sırtlarında cüppe var.
Ortalıkta dolanan altı kişi, "Biz şeriat ordusuyuz" deyip Müftü Camii'ne giriyorlar. Elebaşıları olan Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "mehdi" olarak tanıtıyor ve dini korumaya geldiklerini söylüyor. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini tebliğ ediyor!
Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar, camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya takıyorlar. Yoldan geçen birine meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya dikiyorlar. Yobazlar bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye başlıyorlar... Ve bağırıyorlar:
"Şapka giyen káfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez." işin acı yanı, Menemen ahalisinden bazıları bunlara alkış tutuyor!
* * *
Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruluyor. Alay komutanı, yedeksubay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderiyor. Kubilay ve askerlerin silahlarında mermi yok. Süngü takıp olay yerine gidiyorlar.
Kubilay askerlerini meydan girişinde bırakıyor ve yobazlardan teslim olmalarını istiyor. işte bu anda yobazlardan biri ateş ediyor.
Kubilay yaralanıp yere düşüyor. Ayağa kalkıp cami avlusuna doğru kaçıyor, ama orada tekrar yere düşüyor. Çevredeki kalabalık paniğe kapılıp kaçışıyor.
Derviş Mehmet ve arkadaşları, işte o anda Kubilay'ın başına çöküyorlar. Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarıyor...
Ve yaralı yedeksubay Kubilay'ın başını orada kıtır kıtır kesip gövdesinden ayırıyor.
Kin ve nefret gözlerini öylesini bürümüş ki, kesik baştan akan kanı içiyorlar. Saçlarından tuttuğu kesik baş, şimdi Derviş Mehmet'in elindedir.
Yeşil bayrağın sopasına kesik başı dikmeye çalışıyorlar, ancak bir türlü başaramıyorlar. Bunun üzerine birileri kendilerine ip getiriyor. Kesik baş, yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanıyor.
* * *
Bütün bunlar olurken yine tekbirler getirilmekte, "Ey ahali din elden gidiyor" çığlıkları Menemen'de yankılanıyordu.
Silah seslerini duyan bir mahalle bekçisi olay yerine koşarak yetişti. Bekçi Hasan ateş edip yobazlardan birini yaraladı. Hemen ardından yobazlar ateş edip Hasan'ı orada şehit ettiler. Arkadaşının yardımına koşan bekçi Şevki de yobazların açtığı ateş sonucu şehit düştü.
Birkaç dakika içinde üç şehit verilmiş, bir baş kesilmiştir.
Yobazlar mutludur! Kubilay'ın kesik başı, yeşil bayrağın sopası üzerinde sallanmaktadır. işte bu aşamada asker olay yerine yetişti. Komutan "Teslim olun" diye bağırdı. Yobazların yanıtı kesindi:
"Bize kurşun işlemez."
Askeri birlik ateş etti. Yobazlardan bazıları orada yere serilirken, bazıları kaçtı. Daha sonra hepsi birden yakalandı.
Menemen olayı genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait haininin isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
Hükümet sıkıyönetim ilan etti. Menemen'de General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Harp Divanı kuruldu. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan bütün sanıklar yargılandı. 18 gün süren yargılama sonucunda karar açıklandı:
40 kişi sorumsuzluğu nedeniyle salıverildi, 27 sanık beraat etti, 41 suçlu çeşitli hapis cezaları aldı.
36 kişiye idam cezası verildi.
Ancak bazılarının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrildi.
28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Yobazlardan bazıları, yedeksubay Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı.
Bir sanık sehpaya götürülürken kaçtı. iki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi. Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:
"inandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
* * *
Atatürk, Menemen olayına çok kızdı. Söylentiye göre, Menemen'in haritadan silinmesini emretti. Daha 10 yıl önce Yunan işgali altında inleyen bir ilçede yobazların yaptığı ve halktan bazılarının bu yobaz sürüsüne arka çıkması, onu çileden çıkarmıştı.
O dönemde ortada kararlı bir devlet vardı. Savaştan yeni çıkmıştık, güçsüzdük, olanaklar yetersizdi. Ama devletin ve cumhuriyet rejiminin onuru, ilkeleri ve inancı vardı... Çünkü ülkeyi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir devlet adamı ve onun devrimci kadroları yönetiyordu.
Nitekim mahkeme derhal kuruldu, yargıladı ve gereken cezaları verdi.
Şimdi bir düşünün bakalım, aynı durum bugün olsa acaba ne yapılır?
Yarın, bu korkunç irtica olayının 76. yıldönümünde Menemen'de törenler düzenlenecek. Yılanın başı aradan geçen 76 yıla karşın ülke genelinde ezilmedi. Unutmayın, yılan pusuda bekliyor.
Emin ÇÖLAŞAN
yılanın pusuda beklediğine sonuna kadar inanıyorum. devrim şehidi kubilayı saygıyla bütün yobaz zihniyeti ise nefretle anıyorum.
yüzündeki her an ağlayacak masum çocuk ifadesi ile beni gönül telimden yakalamış olan yılmaz erdoğan tiplemesi. özellikle de vizontele tuuba filmindeki oyunculuğu benim unutulmazlarım arasına girmiştir.
duygu fırtınalarına açık davetiyedir.
-tencere kapağından anten yapmak
-bankamatiği vurarak çalıştırmaya çalışmak
-bankamatiği vurarak çalıştırmaya çalışmak
-annenin söylediğine itiraz edip beni anlamıyor diye düşünürken yıllar sonra aynı şeyi kendi çocuğundan duymak.
-eski sevgiliyle görüşüp tekrar ona aşık olmak.
-eski sevgiliyle görüşüp tekrar ona aşık olmak.
öğrenciliğin parasız devrinin ritüeli.
utanç duyulması gereken bu kişinin mesleğinine son verilmesi dilenen durum. yeni nesili bu öğretmenlere emanet etmeyiniz derdi herhalde atam hayatta olsaydı.
doğanın esrarengiz bilmecelerinden biri. tüm elementler kendilerini soygazlara benzetmek isterler ve tepkimeye girdiklerinde değerlik elektron sayıları buna göre eşleşir.
gözü dışarda, depresif ve bencil bir erkeğin sadece kendisine değer verdiğini düşünerek onu adam edeceğini düşündüğü andır.
hippi devrine yani 50li 60lı yıllara. hep beraber vietnam savaşını bitirmenin güzelliğini yaşamak için.
bir tür sevgi kelebeği.
izmirin en güzel kızlarının okuduğu iddia edilen köklü lisesi.
ilk gençliğimimin unutamadığım hatırası olan bugünkü müzik zevkimin gelişmesinde büyük katkıları olan efsanevi ezginin günlüğü albümü.
zeginin günlüğünün bittişini hazırlayan şarkı. amaç slogan sözlerle tribünlere oynamaktır. bu tavır bu grubun geçmişine de müzik dünyasındaki duruşuna da yakışmamıştır.